6 Ekim 2013 Pazar

EVET EVET YAŞIYORUM

Herkese kocaman selamlar.
Arayı fazla açtım değil mi ?
Ama bir sürü fotoğrafla geri döndüm.
Onlara geçmeden önce bakalım bu üç haftada neler değişmiş onlardan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle önceki yazımda bahsettiğim gibi öyle KPSS modunda falan değilim henüz. Çalışmaya zaman bulamıyorum desem abartmış olmam sanırım. Bu kadar saat ne yapıyorum bilmiyorum ama 24 saatin yetmediğini hissediyorum çoğu zaman. Hergün yorgun argın uyuyorum.
Son sınıfın uğruna evim çok iyi bu sene. Tatlı tatlı ev arkadaşlarım var. Minicik çocuğunu her gece
"kapa çeneni, Allah belanı versin, yeter artık" cümleleriyle susturmaya çalışan bir kapı komşumuz var.
Sonra genelde geceleri acayip seslere yol açan bir musluğa sahip üst komşumuz var. Bazen matkap sesini andıran bazen de halay havası estiren bu garip musluğu neden tamir ettirmiyorlar merak ediyoruz.
Ama güzel bir sokağın sonunda şirince bir evimiz var.

Şimdi geçen hafta sonunda neler yaptığımdan bahsetmek istiyorum.
Yine benden bir hayli geç kalınmış bir yazı. Ama gerçekten vakit bulup da yazamıyorum. Çok özledim buraları. Şimdi başlıyorum.

Geçen sene mezun olan çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri Bayramiç'te görevi başladı. Biz de vakit kaybetmeden ziyaretine gittik tabi.
Şöylesine bir gün batımına rast geldik. Tabi bir profesyonelim olmayınca böyle ilahi fonlarındaki resimleri andırır olmuş.



Sonra Bayramiç'te şöyle de bir merdiven var ki aşağısından bakınca 'acaba yukarısı nereye çıkıyor' sorusu akla getiren cinsten. Biz de merakla çıktık,çıktık ve yine çıktık.
Sonra mı ?
Hiçbir şey. Gerçekten. Yer yer evlerin bulunduğu arsa ile karşılaştık.



Bayramiç'ten iki fotoğraf bulabildim albümde sadece. Aslında çok çok var ama çoğunda biz varız. Nedeyse her anımızı çektik. Güzel de oldu. Çok güzel vakit geçirdik. Zaten beşimiz ne zaman bir araya geldik de vakit kötü geçti ki.

Sonraki gün yani Pazar dedim ki hadi Bayramiç dönüşü Esra'ya uğrayım. Ama onlarda Karabiga'ya gidiyorlarmış. Hadi sen de gel demeleriyle kendimi Karabiga'da buldum.
Asıl resimler burada.





Bolca denizanası gördük kıyıda. Bu mevsimde çok oluyor. Ama ne acayip yaratıklar değil mi?


Su bu kadar da berraktı.














Gittiğimiz kafede plastik şişeleri çok güzel değerlendirmişler. Çok beğendik. Çok yakışmış. Sizce ?







Yolda gördüğümüz böğürtlenler bunlar da. Yoksa yaban mersini miydi ya da frambuaz yok yok ahududu.
Hep karıştırırım ama bu böğürtlen bence.
Tatlarına baktık tabi güzeldi. Böyle hafif ekşimsi insanın suratını şekilden şekle girmesine sebebiyet verse de çok güzeldi kesinlikle.


Dönüşte de Esra'yla Didi aldık. Ya yazın Didi reklamlarını nasıl buldunuz bu arada? Çok itici gelmedi mi size de ? Ama şöyle de bir gerçek var ki merakta uyandırdı ki kardeşimle marketlerde Didi aradık.
Tek kişinin içemeyeceği kadar büyük ama tadı fena sayılmaz.



İşte böyle geçti geçen hafta sonum. Zaman çok çabuk geçiyor, çok acayip hızlı. Ya ben hangi ara son sınıf oldum anlayamadım. Ben ya ben. Son sınıf.
İlk geldiğimde çok yadırgadığım bu şehri gözyaşlarıyla bırakacağım sanırım.

Neyse son olarak Merve'nin geçmiş doğum gününü kutladık bugün. Canım ya Edirne'dan geldi iki güncüğüne. Ama iyi ki geldi. Bi tanısanız nasıl sevimli nasıl tatlı. Gelirken hepimize birer bileklik örmüş getirmiş. Bu da benimkisi.



İçinde bulunduğunuz zamanın ve sevdiklerinizin kıymetini iyi bilin. Onlar olmadan ne anlamı kalır ki yaşamanın. Ömür de kısa.
Umarım hepiniz iyi bir hafta sonu geçirirsiniz.
Yorumlarınızı bekliyorum.


Sevgilerimle..

4 yorum:

  1. Hoşgeldiniz tekrar :) Resimler harika içimiz açıldı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşbulduk :) çok teşekkürler sonbahar güneşi güzel yakıştı resimlere..

      Sil
  2. Resimler çok güzel :) blogunuzu yeni keşfettim
    Bana da beklerim :) http://bengilisular.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Benzer Yazılar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...