13 Şubat 2014 Perşembe

AH MAZİ !!!

Bugün uyumaya niyetli değilim. Daha doğrusu söyleyecek yazacak çok sözüm var. Yani galiba,sanırım öyle.


Şöyle ki dün gece "Ben de özledim"i izlerken Leyla ile Mecnun'u ne çok özlediğimi fark ettim.
Hiç bir diziyi öylesine benimsememiştim. Cidden şimdi arkasından bakıp özlüyorum. Ne garip değil mi?
Ben bir seyirci olarak bu kadar özlüyorken yapımcısı,yayıncısı,oyuncusu,yönetmeni nasıl özlüyordur kim bilir. Ki ekip olarak ne kadar da birliktelerdi.Ne kadar bütünlerdi.
Bunun en büyük kanıtı da Leyla The Band.
Ekipten her biri ayrı bir enstrüman başında.
Çokta iyi iş çıkarıyorlar.
Özellikle İsmail abiyi çok özlüyorum.
O bir dizi karakteri değilmişte canlı kanlı biriymiş gibi özlüyorum.


Mecnunla bir uçtan bir uca şu sahilde konuşmalarını hatırlıyorsunuz değil mi ?
Bazen diyorum ki o kadar dandik dizi varken neden Leyla ile Mecnun kalktı. Ona gelene kadar senaryosunun yüzüne bakılmayacak o kadar fazla dizi var ki.Ne büyük entrikalar kurgulamışlar. Özellikle bu sezon fark ettiniz mi onlarca dizi var. Ve bunların bir çoğunda ünlü diye tabir ettiğimiz bir çok oyuncu oynuyor gelin görün ki bakıyorsunuz ki dizi tutmayıveriyor. Çok televizyon izleyen biri değilim fakat şu son günlerde evde çokça vakit geçirdiğimden az çok gözüm takılıyor ve sahnelerinde acayip kopukluk olduğunu görüyorum. Neyse konumuz bunlar değildi. Leyla ile mecnun. Leyla ile Mecnun'u izledikten sonra beğendiğimiz sahneleri defalarca Youtube'dan arkadaşlarca deli gibi izlerdik. He bir de Erdal Bakkal'ı da çok özlüyorum. Bakkalım ben erdal bakkal deyişini ve dansını en çokta.
Leyla ile Mecnun'u bu kadar özel kılan ve özleten de acayip farklı senaryosu oyuncuların muhteşem oyunculuğu,birbirinden renkli karakterleri ve dizi klipleriydi bence. Zaten ondan sonra patlamadı mı dizi sahneleri üzerine klipler.


Bazen de okuduğum kitapları acayip özlüyorum. Hani derler ya tadı damağımda kaldı bazı kitaplar bende öyle.
Özlediğim kitaplarda ise ilk sıralarda Kürk Mantolu Madonna ve Küçük Prens var.
Onları da bu kadar özleten yine kahramanları.
Raif efendi ve Sarı saçlı küçük adamım.
Tuhaf ama bazen de kitap okurken içinde bulunduğum zamanı özlüyorum.
Mesela bir Haziran günü eski evimizin balkonunda Babilde Ölüm İstanbulda Aşk'ı okumuştum. O gün hâlâ aklımda. Sonra camında sümbül olan mis gibi sümbül kokan, pencerenin önünde de yatağımın olduğu odada Esra ile okuduğumuz kitapları ve o zamanı özlüyorum.





Sonra ortaokulda sıkça gittiğim kütüphaneyi özlüyorum. O zaman bu kadar kitap satın alma alışkanlığım yoktu tabi .Çocuğum nihayetinde. Kütüphaneye üyeydim ve sık sık gider kitap alırdım. Ciltli kitaplara bayılırdım özellikle. 
Aslına bakarsanız bu sene de çok vakit geçirdim kütüphane de ama ne yazık ki vize-final haftası ders çalışmak için sadece.
Okul açılsın uzun uzun sadece kitaplar için vakit geçirmeyi planlıyorum. Tabi derslerden,çalışmalardan,kpss,ales,yds'den vakit kalırsa. 

Özlediğim çok şey var tabi ama son olarak şunu da yazayım belki bu konuyla ilgili ikinci bir post yazarım.


Eskiden mektuplaşmak vardı. Yok ben öyle kimseye mektup falan göndermedim ama çok mektup yazdım çok mektup aldım.
Bu ilkokulda bizim arkadaşımıza kırgınlığımızı sevgimizi söylemenin en doğal yoluydu.
O kadar çok mektubum duruyor ki hâlâ, yanımda olsalardı hemen fotoğrafını çekip sizlerle paylaşırdım ama ne yazık ki şu anda yanımda değil.
Öyle ki ilkokul arkadaşlarımdan biri mektubuna aynen şöyle yazmış;
"Allah korusunda senin bir böbreğin olmasa annem babam izin vermeseler bile ben böbreğimin tekini sana verirdim."
Kim bilir o arkadaşım şimdi nerde? evlendi mi? okuyo mu?
O değil de asıl ben o çocuk aklımla kimlere ne yazdım o zaman.
İçli çocuktum bir de ne demişimdir Allah bilir.
Öyle işte özlediğim şey çok.
Sizin en çok özlediğiniz şeyler neler?
BU da bugünün şarkısı olsun hadi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benzer Yazılar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...