9 Eylül 2018 Pazar

COME BACK

Upuzun bir aradan sonra tekrardan huzurlarınıza teşrif etmiş bulunuyorum. Üzülüyorum blogların tek tek kaybolmasına ama ne yazık ki ben de yok sayılırım buralarda. Ben yokken bir şeyler değişti mi bilmiyorum ama eskiden bıraktığım gibi yazmaya devam edeceğim. Bu yokluğun sebebi ne vakit bulamamak ne de yazmak istememek. Tanımlayamadığım bir nedeni var. Yoksa dünyaları kurtarmıyoruz ki vaktimiz olmasın:)
Her neyse, şimdi bir şekilde buralardayım. En son postta evlendiğimi, şehir değiştirdiğimi, buralara alışmaya çalıştığımı anlatmıştım. Şimdi alışma sürecimi oldukça aştığımı belirteyim hatta sevdim bile diyebilirim.Her ne kadar biz sanayi yoğun bir bölgede yaşasakta  yakınlardaki çoğu yer  doğa harikası. Trakya insanı da iyi. Alışmama en yardımcı şey tabi ki çalışmak oldu. İlk geldiğim zamanlar yaklaşık 2,5 ay işsiz kalmıştım. Şimdi düşününce kabus gibi geliyor. İş çok iyi geldi, iş arkadaşlarım da aynı şekilde.

Yaz geldiğinden beri hafta sonları pek evde duramıyoruz, nitekim bugün de evde durmak yerine dışarıya çıkmayı tercih ettik. 'Kasatura Körfezi Milli Parkı'na gittik. Bu yere ait görselleri aşağıya bırakıyorum.



İlk iki görseldeki yer dediğim gibi  Kırklareline bağlı Kasatura Körfezi Milli Parkı. Doğası  bozulmamış ormanları gördükçe insan hayranlık duyuyor. Gece bu yoldan giderseniz ateş böcekleri görüyorsunuz yıldız gibi parlıyorlar ormanın içinde, gündüz ise bir sincaba rastlamak çok doğal. Orman yolu arabayla rahatlıkla seyahat edilebilecek şekilde. Yolun sonu ise, Kastro plajına çıkıyor. Biz bugün plaja gitmedik ama önceden gittiğimiz için biliyorum. Plaja gitmek için bu yol tercih edilmiyor. Biz de tesadüf eseri bulmuştuk buranın plaja çıktığını. Ama öylesine mükemmel bir alan ki burası insanın içi huzurla doluyor. 
İkinci görseldeki yer ise, Kazandere piknik alanı. Sanıyorum burada masalar ücretli ama biz oturmadık. Genellikle bulduğumuz her güzel yerde yürüdük. Her yerini keşfetmek ayrı keyifli çünkü. 

Bir de son zamanlarda okuduğum bir kaç kitap var onları da ekleyeyim.


Stefan Zweig- Satranç
İhsan Oktay Anar- Efrasiyap'ın Hikayeleri
Richard Bach- Martı

Son okuduğum üç kitap bunlar. Bir ara onları da tel tek yazmam lazım bloğa, diğerleri ile birlikte. Ama şimdi yazımı noktalamam lazım daha bu kız çamaşır asıp, mutfağı toparlayacak. Kusurlarım olduysa affola.

Heh, unutmadan söyleyeyim Postcrossing ile yeniden kartpostal yollamaya başladım. Dua edin ulaşsın hepsi adreslerine. 

Çauvvv:)



5 yorum:

  1. İnstagram yaygınlaşmaya ve bloglar öksüz kalmaya başladı. Evlilik sürecine girmek, memleket değiştiriyor olmak da buralardan uzaklaştırıyor az bucuk. Ama ne iyi ettin geldin. Buralar pek bir güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında evet, hepimiz sosyal medyanın kurbanı olduk. Blog öyle değil ama diğerlerinden farklı daha özelmiş gibi. İnşallah buralardayım artık mümkün olduğunca..
      Sevgiler..

      Sil
  2. heeey ne güzel seni görmek burdaaaa. güzel hayatmış ivit maşallah. o doğa parçaları da gerçekten nefismiş. ev işlerinde kolaylıklaaar :) kitaplar da güzeeeel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. seni de görmek ne güzel deep :) çok güzel, aynen. Yolun düşerse bekleriz :)

      Sil
  3. Aa ama yeni yazı yok mu? :)

    YanıtlaSil

Benzer Yazılar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...