3 Mayıs 2013 Cuma

NAR AĞACI

NAZAN BEKİROĞLU/NAR AĞACI

Uzun bir aradan sonra nihayet tekrar buralardayım.
Nar Ağacı'nı bitirdim bir hayli de zaman oldu ama bu aralar o kadar yoğunum ki sınavlar,ödevler,sunumlar derken zaman nasıl geçiyor ne yapıyorum anlayamıyorum.
Nar Ağacı bende çok büyük etkiler bıraktı böyle kitapları okudukça dış dünyaya alışmak zor oluyor benim için. Sevginin gerçekliğini,masumluğunu dostluğu,güvenebilmeyi,acıyı,zulmü öylesine derin öylesine gerçek buldum ki bu kitapta şimdiki hislerimizden oldukça uzakta.
Farklı hayatların farklı umutların farklı ırmakların aynı kader üzerinde buluşması ancak bu kadar güzel yazılabilirdi.
Nazan Bekiroğlu aslında anneannesi ve dedesinden yola çıkarak yazmış bu kitabı. Elindeki birkaç fotoğraftan bu kadar güzel bir kurgu ortaya çıkarabilmek oldukça zor değil mi? Yazar olmak böyle bir şey sanırım. Setterhan, Azam, Zehra, Piruz, Sofya hepsi de o kadar canlı ki hâla hafızamda. Sanki onlar bir roman kahramanı değilde;ben onlarla yaşamış aynı acıyı aynı aşkı aynı öfkeyi tatmışım gibi. Aslına bakarsanız Nar Ağacı çok farklı geldi bana diğer kitaplarına bakaraktan. Çünkü Nazan Bekiroğlu'nu okuyanlar bilir genellikle betimleme yapar Bekiroğlu yani kitaplarında bütünsel olarak bir hikayeye ya da olaya rastlamaktan çok onun kendine özgü yazılarına rastlarsınız.Bu yüzden çoğu okuyucu sıkılabilir ama benim gibi kalemine aşık çok fazla okuyucu da vardır. Ama Nar Ağacı kesinlikle sıkılmayacağınız bir kitap. Balkan Şavaşı'nda dağılan hayatlar,çekilen zulümler,hastalık,karmaşa,muhacirlik,yokluk.. Diğer taraftan Rusya'daki karışıklar.. Tüm bunlar olup biterken dağılan onca hayat ve dağılmış bu hayatların yeni ırmaklara dökülmesi 'bir' olması.
Bazı yerlerde nerede birleşecek bu hayatlar nerede aynı kaderi paylaşacaklar heyecanını yaşarken sayfaları nasıl hızla okuduğumu bilmiyorum.
Kitabın kurgusu o kadar güzel bir yandan çekilen onca acının hüznünü yaşarken bir yandan sevginin gücüne şaşırıyorsunuz. Bir yandan öğrenirken bir yandan heyecan duyuyorsunuz.Mutlaka okuyun derim.
Son olarakta kitapta çok beğendiğim kısımlardan biri;

"Büyük bedel" demişti Büyükhanım. "Cennetteki yanım bütün bunların geçici birer gölge olduğunu biliyor ama bu dünyadaki yanım bilmiyor."
Cennette değildi Büyükhanım ama işte arkasında kalan kendisine bir fotoğrafın yüzüne bakar gibi bakıyordu. O ben'in bu ben'den haberi yoktu ama bu ben o ben'den haberdardı. Öyleyse bir yerlerde de bu ben'i seyreden başka bir ben vardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benzer Yazılar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...