30 Ocak 2017 Pazartesi

NİHAYET

Uzun bir aradan sonra nihayet yine buralardayım. En son yazımı Ekim'de yazmışım. Aslında bu yazının amacı da en son yazdığım posttan sonra neler yaptığımla alakalı. Tabi 3 ay geçmiş aradan, uzun bir süre. Bu sürede aklımda kaldığı kadarıyla neler okuduğumu neler yaptığımı kısaca özetleyim istiyorum.
   
BAYAN PEREGRİNE'İN TUHAF ÇOCUKLARI

15 Ekim küçük kardeşimin doğum günüydü. İkimizde fantastik filmlerin hastasıyız. Bu alanda özellikle Tim Burton favorimizdir. Şimdiye kadar onun yaptığı tüm filmleri izlemişimdir hemen hemen. Nitekim bu filmi de büyük merakla bekledim. Kardeşime doğum günü hediyesi olarak bu filmi hediye ettim diyelim. Beraber sinemaya gittik. Zaten ben fragmanlardan, çekim sırasında paylaşılan fotoğraflardan iyi yönde bir öngörü oluşturmuştum. Fakat ne yazık ki beklediğim kadar güzel bulamadım. Kitaptan beyaz perdeye aktarılmış bir film. İnternette okuduğum kadarıyla kitabı da pek beğenilmemiş. Kitabını okumamıştım ama filmini bende çok beğenmedim. Belki de bu beğenmeme durumum önceden izlediğim Tim Burton filmleriyle alakalıdır. Çünkü sinemayı pek sevmememe rağmen bir yıl boyunca bu filmi bekledim, ondan olağanüstü güzel bir film bekliyordum ama değildi. Tim Burton'dan Edward Scissorhands tadında bir film daha gelir umarım. Özledik çünkü.


MİDASIN KULAKLARI

Kasım ayında gittiğim Trabzon Devlet Tiyatrosu oyuncuları tarafından sahnelendirilen beğendiğim bir tiyatro oyunuydu.  
Güneş tanrısı Apollon ve Keçi ayaklı Pan'ın aralarında çıkan müzik rakabetine Kral Midas'ı hakem ilan etmeleriyle başlayan serüveni anlatıyor. Ee rekabet konusu müzik olunca oyun da müzikaldi. Zaten müzikal tiyatrolara bayılıyorum ben. Kral Midas bir Apollon'u dinler bir Pan'ı. Onun için karar vermekse bir hayli zordur. Sonunda ise Pan'ı birinci ilan eder ve bu sonuca katlanamayan Apollon, Midas'ın kulaklarını eşek kulağına çevirir. Kral bu durumu uzunca müddet saklamaya çalışsa da berberi  durumu farkeder. Bu sırrı uzun müddet kimseye söyleyemese de halk arasında da söylentiler ayyuka çıkar. Ve kral Midas kulaklarını kesmek zorunda kalır. 
  Hem müzikal olması hem de mitolojik olguları barındırması nedeniyle benim sevdiğim oyunlardan biriydi. 


WESTWORLD

   Direkt ben 2018'e kadar nasıl beklicem diyorum. Şimdiye kadar izlediğim en ama en iyi dizi diyebilirim. Gerçi ben pek fazla yabancı dizi tutkunu da değilim. Breaking Bad ya da Game of Thrones gibi dizileri merakla bekleyen izleyicilerden değilim. Dexter'i büyük heycanla izlemiştim ki onda da bi kaç sezondan sonra bıraktım. Birde Fringe' e izliyordum. Onu da bitiremedim ama. Her neyse ama bu dizi şimdiye kadar izlediğim dizilerin çok çok üstünde bir diziydi. Muhteşem bir bilim kurgu ama ikinci sezon 2018'in ilk çeyreğinde yayınlanacakmış yazık değil mi bize ?  İlk sezon 10 bölümden oluşuyor bölümler de ortalama 60 dk. vaktiniz olursa kesinlikle izleyin. Artık ben de 2018'e kadar ilk sezonu sürekli izlerim. Çünkü muhteşemdi.


MY MAD FAT DİARY

       Yine tüm sezonları izlemeyi başardığım nadir dizilerden. Sebebi ise bölüm sürelerinin kısa ve bir sezonda bulunan bölüm sayısının da az olması. Zaten 3. sezon yani son sezon 3 bölüm birşeydi. İlk sezonunu bir yıl önce filan izlemiştim. 2. ve 3. sezonunu da yakın zamanda bitirdim. Aslında tam bir gençlik dizisi. Liseye giden Rae ve onun hikayesini anlatıyor. Kilo problemi olan uzun süre tedavi görmüş ve başka psikolojik sorunları olan  arkadaş ortamına kaynaşmaya çalışan genç bir kızın öyküsü. Gençlik dizisi gibi olsa da aslında ciddi bir psikolojik savaşı anlatıyor. Ben severek izledim, tavsiye edebilirim o yüzden .

ONİKİYE BİR VAR-HALDUN TANER

Haldun Taner'in bu hikayesini yıllar önce okumuştum. Nedense zaman zaman kitaptaki paragraflar beynimin içinde dönmeye başladı. Ama kitabın isminini de hikayenin ismini de  bir türlü hatırlayamıyordum.Nihayet hatırladığımda kütüphanenin yolunu tutup kitabı aldım. Ama kitap elimdeyken fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. O yüzden fotoğrafını ekleyemedim. Tiyatronun üstadlarından Haldun  Taner'in bu öyküsü zaten kısacık dilerseniz Pdf şeklinde internetten de ulaşabilirsiniz ya da E- kitap şeklinde de okuyabilirsiniz. Yapı Kredi yayınlarına ait bu kitapta tek bir hikaye yok zaten. Birden fazla öykünün harmanlanmış hali.  Diğer öyküleri ise şunlar; Ayak, İzikli Leylek, Bayanlar 00, 45 Marka Seksapil, Sahib-i Seyf ü Kalem, Artırma.
 Ben diğer öyküleri de beğendim. Onikiye Bir Var ise, saatlerle oldukça haşır neşir olan bir adamın öyküsü. Onlarla uyuyan uyanan, sorulduğunda tak diye saati bilebilen biri. Bence gayet keyifli bir öykü, bir açın internetten okuyun derim en fazla 15 dakikanızı alır.


SERENAD- ZÜLFİ LİVANELİ

Zülfi Livaneli'nin okuduğum ilk eseri Mutluluktu. O kitabı Serenad'a nazaran daha çok sevmiştim. Neden bilmiyorum Serenad'ı ben pek sevemedim, sanırım dili fazla basit geldi. Yoksa kurgu olarak sürükleyici sayabiliriz. Gerçi yine az çok olacakları tahmin ediyorsunuz ama yine sayfalar hızla akıyor. İstanbul üniversitesinde çalışan Maya Duran'ın üniversite kapsamında davet edilen profesör Maximillian Wagner ile tanışması ve süren gelen öyküsüne tanık olmasını anlatıyor. Konuşmacı olarak İstanbul'a davet edilen Wagner, İstanbul'da kaldığı sürede Maya ile oldukça çok zaman geçiriyor ve onun gerçek hikayesinin tanığı Maya oluyor. Wagner'ı herkes aslında ajan olarak görse de inanılmaz acılar yaşamış ve ajanlıkla uzaktan yakından alakası olmayan bir insandır. Biraz da ırk ayrımı konularının üzerinde duran bu kitabın dilini her ne kadar sevemesem de sürükleyiciliği fena değildi.



DELİ DUMAN- EMRAH SERBES



Son zamanlarda aldığım tek kitap. Zaten uzun süredir aklımda bir Emrah Serbes kitabı okumak vardı. Kısmet bu kitaba oldu. Henüz bitirmedim yarılamadım bile. Okuduğumda özetini yazarım inşallah.



      Resmen üç ayda iki buçuk kitap okumuşum. Bu muhteşem tablo karşında napsam bilemedim :) Hakkaten neden bu kadar az okur oldum bilmiyorum ama acilen şu okuma oranımı yükseltmem lazım. Bir de gerçekten nihayet dedirten bir post oldu çünkü hem çok uzun bir müddetten sonra yazabildim birde tek seferde yazıp yayınlayamadım bile. Hep araya biseyler girdi. Yazı 4 gün taslak halinde bekledikten sonra ancak şimdi yayınlayabiliyorum.

Şimdilik bu kadar, görüşmek üzere..



































2 yorum:

  1. Gerçekten nihayet! Üstelik ben yeni başlamıştım takibe sanırım :) Tim Burton'u kim sevmez ki bahsi geçen film hariç tüm külliyatı izledim bende. westworld ilgimi çekti. Nihayet bir tiyatro kritiği kıymetini bilmeli :) midasım kulakları burada yani istanbul'da da sahneleniyor. Izliycem. Hoşgeldiniz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahsi geçen filmi izlersiniz ilerde, ama sinemaya gitmeye değecek kadar değildi. Tiyatro sevilmez mi yaaa :) sinemadan çok daha fazla seviyorum ama kiymeti bilinmiyor nedense. Muhakkak gidin izleyin bence de :) hosbulduk siz de bloguma hoşgeldiniz :)

      Sil

Benzer Yazılar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...