CÜMLE KAPISI

Nazan Bekiroğlu'nu ne kadar sevdiğimi daha önceki yazılarımdan bilirsiniz. Cümle Kapısı deneme kitabı olduğundan biraz sıkılmadım değil hatta baya bir müddet elimde süründü ama nihayetinde bitti. Ama nedense romanlardaki aynı etkiyi bıraktı bende yani ilk başta bir romana alışamazsınız ortalarından sonra acayip tutkunu olursunuz ya bu denemede benim için öyleydi. Sonlarına doğru daha bir merakla  okudum. Okudukça bilmediğim ne çok şey ve bildiğim ne kadar az şey var dedim.
Yazarların bu kadar bilgili olması acayip büyülüyor beni. Tek bi alana değil de birçok alana nasıl bu kadar merak duyupta bu kadar akıllarında tutabiliyorlar. Aslında hepsinin başı çok çok okumak değil mi.
Bu denemede de ne ararsınız var. Hz. İsa'nın doğuşu, hristiyanlığın yayılışı, batının zindan hayatı ve nihayetinde zindan yaşamının islamiyete tecellisi. Osmanlıya gelişi. Ve tabiki  ömrü zindandan geçen birçok yazarın hayatı, dizeleri. Sadece yazarlar da değil döneminde kıymeti anlaşılmamış bilim adamları da. Galileo gibi.
Sonra Fransız ihtilalinden önce düşüncesi devrim niteliği taşıyan ya da belki devrimin azda olsa kıyısından köşesinden geçmiş bir çok yazarın hapis dönemleri. Rousseau, Voltaire, Bastille. Aslında bu işin batısı doğusu yok. Düşünceleri milyonları peşinden sürükleyen birçok yazarın ömrü o zindanlarda geçmiş işte. İslam alimlerinin bile. İmam-ı Azam'ın ömrü de işkenceyle,zülümle hapisle geçmiş.  Bizim şimdi müze, tarihi eser diye gezdiğimiz yerler bir zamanlar sevdiğimiz yazarların karanlığı olmuş. Yedikule zindanını yıllarca şarkı olarak dinledikten sonra ben ancak bu kitapta ne kadar acımasız hücrelere ayrılmış olduğunu öğrendim. Ve daha nicesini.
Deneme kitabı olduğu için size özetini yazamıyorum  kaldı ki aklımda tutamayacağım kadar acayip çok bilginin yazılı olduğu bir kitap. Tarihten, edebiyattan, mitolojiden ne ararsınız var. Sonundaki güzellemesiyle iç döküşüyle de yine Nazan Bekiroğlu'nun kendi özgünlüğü.

Daha çok öğrenmek için tavsiye ederim, keyifli okumalar.